Sınıf Meydan Savaşı (2013)
Selamlamak için çabucak kolumu kaldırdım ve aksi yöne döndüm, caddenin aşağısına baktım. Mick yok olmuştu. Zinnin salak gazetesi hâlâ elimdeydi. Lanet olsun, gazeteyi koymam lazımdı yerine. Yüzümü eve döndüm. Gördüğüm ilk şey Zinnin giriş kapısıydı. Gözüme ilk çarpansa, siyah boyanın dağılmamış olduğuydu. Tek bir kelime vardı: SÜBYANCI. Mick sprey boyayı yanına almış, resmi savaş ilanını buraya bırakmıştı.
Bir sınıfın dar sınırlarında uç veren tekinsiz düellonun etki alanı, koridorlara, bahçeye, okulun diğer köşelerine ve tarafların tüm yaşamlarına doğru genişliyor. Bir öğretmen ve bir öğrenci. Ikisi de altta kalmamaya kararlı. Ikisi de zafer çığlıkları atmaya yeminli. Her hamlede zaaflar ortaya çıkıyor, stratejiler bileniyor, şiddetin dozu artıyor. Bu savaşı kim kazanacak? Eğer savaşların bir kazananı varsa elbette
Çağdaş Alman edebiyatının genç yazarlarından Luca Bloom, bu romanında okulların kapısından içeri sızan şiddetin sınırlarını arıyor. Zorbalığın, sözlü tacizin büründüğü farklı kılıkları sert ve acıtan bir dille canlandıran roman, kişisel savaşlarda kaybedilenlerin kitlesel savaşlardaki kadar ağır olabileceğini düşündürerek okuru ürpertiyor.