Oğullar (2011)
Reha Çamuroğlunun önsözü ile
Vatanım; Biz senin evlatlarınız, eğer dönmezsek bizi yargılama.
Afganistanda yaşanmış olan bu savaş uzun süre insanların hafızalarında yer edinecektir.
Sovyet askerlerinin Afganistan için yaptığı bu savaşta ölümler, yaralanan yoldaşlar ve dostlar, hatta esir düşen askerlerin mahkűmiyet zamanında katlandıkları çok zor günler bu kitapta anlatılmaktadır.
Esir ve tutsaklara uygulanan aşağılama, taciz, açlık, işkence gibi kötü muamelelerin yanında onların iradesini kırmak ve onları ihanete yönlendirmek için her şeyin yapılması ve mahkumlara bırakılan iki tercih ölüm yada ihanet.
Yazar, anne ve babaların Afganistanda terk edilen çocuklarının kaderlerinden endişe duymasını, bu endişenin ailelere sürekli ızdırap vermesini işliyor, eserinde.
\"Neden oğullar ailelerine çinko tabutta gönderiliyordu?\" yada \"Oğullarının esir olduğunu öğrenen herhangi bir anne -baba ile karşılaştınız mı?\" diye sorarak askerlerin ve sevdiklerinin acısına ortak ediyor, sizi yazar.
Namludan çıkan merminin çıkardığı ıslığı ve getirdiği acının ne anlama geldiği bilmeyen ve haysiyetten yoksun bürokratların o acıyı duyan ve yüreklerinde hisseden annelerle buluşmasına tanık olacaksınız, bu kitapta.
Bu kitap okuyucuya Afganistan savaşına başka bir açıdan -bir Sovyet askeri açısından- bakma ve empati yapma imkanısağlayacaktır.
Vatanım; Biz senin evlatlarınız, eğer dönmezsek bizi yargılama.
Afganistanda yaşanmış olan bu savaş uzun süre insanların hafızalarında yer edinecektir.
Sovyet askerlerinin Afganistan için yaptığı bu savaşta ölümler, yaralanan yoldaşlar ve dostlar, hatta esir düşen askerlerin mahkűmiyet zamanında katlandıkları çok zor günler bu kitapta anlatılmaktadır.
Esir ve tutsaklara uygulanan aşağılama, taciz, açlık, işkence gibi kötü muamelelerin yanında onların iradesini kırmak ve onları ihanete yönlendirmek için her şeyin yapılması ve mahkumlara bırakılan iki tercih ölüm yada ihanet.
Yazar, anne ve babaların Afganistanda terk edilen çocuklarının kaderlerinden endişe duymasını, bu endişenin ailelere sürekli ızdırap vermesini işliyor, eserinde.
\"Neden oğullar ailelerine çinko tabutta gönderiliyordu?\" yada \"Oğullarının esir olduğunu öğrenen herhangi bir anne -baba ile karşılaştınız mı?\" diye sorarak askerlerin ve sevdiklerinin acısına ortak ediyor, sizi yazar.
Namludan çıkan merminin çıkardığı ıslığı ve getirdiği acının ne anlama geldiği bilmeyen ve haysiyetten yoksun bürokratların o acıyı duyan ve yüreklerinde hisseden annelerle buluşmasına tanık olacaksınız, bu kitapta.
Bu kitap okuyucuya Afganistan savaşına başka bir açıdan -bir Sovyet askeri açısından- bakma ve empati yapma imkanısağlayacaktır.