Nereye Kaçıyorsun Erdoğan? (2013)
Oslo\'dan sonra, bugünkü ikinci Imralı sürecini, Öcalan görüşmelerini ben başlattım. Açılımın en cesur adımının atılmasında önderlik yaptım. Mimarıyım desem abartmamış olurum. Bu kitap ve kitaptaki \"Nereye Kaçıyorsun Erdoğan\" çıkışı her şeyi açık ve net olarak anlatıyor. Bir insan, bir yurttaş olarak, bir sanatçı, bir şair olarak bu barışa katkı sunmak hayatımın en önemli rolüydü.
Herkes korkarken ve kaçarken, susarken ve ölümleri izlerken, ölümlere vizeler verip, katkılar sunarken, savaşın taraftarı olurken, savaş çığırtkanlığı yaparken Anchormanler. Sözde sanatçılar ve sözde aydınlar, yokken ve susarken. Ben Derin Devlet\'e, derin medyaya rağmen, savaşı bitirmeyen Generallere, savaştan rant alan bürokratlara, savaşı isteyen ırkçı sivillere karşı tam 20 yıl direndim, başkaldırdım, işkenceler gördüm, yargılandım, cezalar aldım. Tehdit edildim. Saldırılara uğradım. Ölümüne mücadele verdim, elimi değil, kafamı taşın altına koydum. En son bu şiirimle Erdoğan\'a korkarak yürünmekte olan bu barış yolunda, güç ve cesaret verdim, kendini sorgulamasında yardımcı oldum, cesaretlendirdim. 21 Ağustos 2012\'de Erdoğan\'a özel bir faks geçtim. \"Nereye kaçıyorsun Erdoğan?\" dedim. Erdoğan arkasına baktı, sağına baktı, soluna baktı, vicdanıyla baş başa kaldı. Ve \"Doğru yoldasın yürü be oğlum Erdoğan. \" dedi. Iyi ki dedi. Iyi ki vicdan sahibiydi. Iyi ki onurluydu ve yürekliydi. Iyi ki insan gibi bir insandı ve barışın düğmesine yeniden bastı. Artık kararlıydı. Etkili olan kim varsa, \"Kimle görüşürseniz görüşün, bitirin bu savaşı\" dedi. Bitecek! En yerinde, en doğru, en insani, en faydalı, en akılcı karardı...
Bu savaşın iki ayağı var. Biri Türk, biri Kürt, iki ayrı ırk ve iki ayrı etnik grup, çözümünde iki ucu var. Biri Öcalan biri Erdoğan, Kürtler Öcalan\'ın sözünden çıkmaz, Türkler Erdoğan\'ın. Bunu böyle kabul edersek, barışçıl yoldan kimseyi öldürmeden ve öldürtmeden çözüme ve sonuca gideriz, ne bağcıyı döveriz, ne bahçıvana düşman oluruz, ne yağmacılara fırsat veririz. Barış fedakârlık ister, liderler bir araya gelirse, oturursa, konuşursa, bir günde bu savaş biter, nereye kaçıyorsun bitir bu savaşıErdoğan!
Herkes korkarken ve kaçarken, susarken ve ölümleri izlerken, ölümlere vizeler verip, katkılar sunarken, savaşın taraftarı olurken, savaş çığırtkanlığı yaparken Anchormanler. Sözde sanatçılar ve sözde aydınlar, yokken ve susarken. Ben Derin Devlet\'e, derin medyaya rağmen, savaşı bitirmeyen Generallere, savaştan rant alan bürokratlara, savaşı isteyen ırkçı sivillere karşı tam 20 yıl direndim, başkaldırdım, işkenceler gördüm, yargılandım, cezalar aldım. Tehdit edildim. Saldırılara uğradım. Ölümüne mücadele verdim, elimi değil, kafamı taşın altına koydum. En son bu şiirimle Erdoğan\'a korkarak yürünmekte olan bu barış yolunda, güç ve cesaret verdim, kendini sorgulamasında yardımcı oldum, cesaretlendirdim. 21 Ağustos 2012\'de Erdoğan\'a özel bir faks geçtim. \"Nereye kaçıyorsun Erdoğan?\" dedim. Erdoğan arkasına baktı, sağına baktı, soluna baktı, vicdanıyla baş başa kaldı. Ve \"Doğru yoldasın yürü be oğlum Erdoğan. \" dedi. Iyi ki dedi. Iyi ki vicdan sahibiydi. Iyi ki onurluydu ve yürekliydi. Iyi ki insan gibi bir insandı ve barışın düğmesine yeniden bastı. Artık kararlıydı. Etkili olan kim varsa, \"Kimle görüşürseniz görüşün, bitirin bu savaşı\" dedi. Bitecek! En yerinde, en doğru, en insani, en faydalı, en akılcı karardı...
Bu savaşın iki ayağı var. Biri Türk, biri Kürt, iki ayrı ırk ve iki ayrı etnik grup, çözümünde iki ucu var. Biri Öcalan biri Erdoğan, Kürtler Öcalan\'ın sözünden çıkmaz, Türkler Erdoğan\'ın. Bunu böyle kabul edersek, barışçıl yoldan kimseyi öldürmeden ve öldürtmeden çözüme ve sonuca gideriz, ne bağcıyı döveriz, ne bahçıvana düşman oluruz, ne yağmacılara fırsat veririz. Barış fedakârlık ister, liderler bir araya gelirse, oturursa, konuşursa, bir günde bu savaş biter, nereye kaçıyorsun bitir bu savaşıErdoğan!