Kürdinsan (ISBN: 9786055314460)
... Nehrin kenarında hayvanlarını otlatan birkaç çocuk bizi gördü. Koşup yanımıza geldiler. Bizden yaşça büyüktüler. Ellerinde sopaları, bizi dövecek gibi duruyorlardı. Ama galiba acıdılar, yorgun ve de korkmuş halimizi görünce. Meraklı gözlerle bizi süzüyorlardı. Türkçe bir şeyler söylediler. Anlamadık. Biz de (Kürtçe) Erciş;e gideceğimizi söyledik. Onlar anlamadılar. Birinin elinde bizim oralarda \"destenan\" dediğimiz, ara ara bir parça koparıp yediği bir tandır ekmeği vardı. Gözümü ekmekten alamıyordum. Çocuk fark etti. Yarısını kesip bize verdi. Aç susuz yaklaşık 10 km yol yürümüştük. Bu, Türk;le, Türkçeyle ilk karşılaşmamdı. Bana yabancıydı. Ama Türkçe konuşan Ercişli çocuk, ekmeğini benimle paylaşan biri olarak kazındı belleğime...
... Halepçe katliamının üzerinden birkaç ay geçmişti. Istanbul Sultanahmet meydanında bir grup Kürt genci oturma eylemi yapıyorlardı. Etraflarını polis sarmıştı. Ben de Islamcı bir Türk arkadaşımla oradan geçiyordum. Merak ettik oturanları bir süre izledik. Içlerinde ikimizin de tanıdığı Islamcı bir Kürt genci vardı. Arkadaşım şaşırmıştı (aslında ben de). Arkadaşım biraz şaka yollu \"senin ne işin var orda?\" dedi. Çoğunluk solcu olduğu için. Oturma eylemine katılan Islamcı Kürt, \"Sen neden burada değilsin?\" dedi. Bu sözü bir Kürt olarak bana değil de Türk olan arkadaşıma demesi manidardı...
Türkler ve Kürtler ilk tanıştıkları günden bu yana ekmeklerini paylaştılar. En acılı günlerinde sımsıcak yüreklerini yanı başlarında buldular. Modern zamanların kader kardeşliğimizi bozan parantezini kapatmanın zamanı gelmedi mi?
(Tanıtım Bülteninden)