Insanın Dönüşümü (ISBN: 9789758297405)
\"Dinlediğim en etkileyici şey... Müthiş bir güç, kendine özgü bir erk. \"
- Aldous Huxley (Krisnamurti\'nin bir sohbeti hakkında)
Üç bölümden oluşan bu kitap, Krishnamurti\'nin öğretisinin alışılmamış yönlerini içermektedir. Ilk bölüm, insanlığın binlerce yıldır kaos sefalet içindeki yaşantısının sebeplerinin irdeler. Ana sebep olarak aydınlığa kavuşturulan etken, her biri ayrılık, korku ve çatışkı üreten ırk ve ulus, din ve ideoloji tarafından derinden koşullandırılmış olan zihnin parçalanışıdır.
Krishnamurti, bilinç ile ilgili fikirler ve kuramlar ile hiç ilgilenmemiştir, ancak psişenin, yani kişinin varlığının bizzat özünün anlık koşulunu doğrudan anlamak peşindedir. Her tür kuram, felsefe ve dinsel inanç, bu dolaysızlığı yadsıyan birer soyutlayıştır.
Kitabın ikinci bölümünde Krishnamurti, zihnin sürekli olarak düşünmek ile meşgul olduğuna ve bu yüzden kendi özündeki koşullanmamuş özgürlük ile bağının koptuğuna dikkat çekmektedir; düşünüş sürecinde zihin zamana bağlıdır ve boşluk da, kimlik şeklinde daralmıştır. Zihin düşünmekten özgürleştiğinde, geniş bir uzayı kaplar ve zamanın anlamı değişir-zihin, aydınlık içren bir hale girer ve sevginin ne olduğunu bilir.
- Aldous Huxley (Krisnamurti\'nin bir sohbeti hakkında)
Üç bölümden oluşan bu kitap, Krishnamurti\'nin öğretisinin alışılmamış yönlerini içermektedir. Ilk bölüm, insanlığın binlerce yıldır kaos sefalet içindeki yaşantısının sebeplerinin irdeler. Ana sebep olarak aydınlığa kavuşturulan etken, her biri ayrılık, korku ve çatışkı üreten ırk ve ulus, din ve ideoloji tarafından derinden koşullandırılmış olan zihnin parçalanışıdır.
Krishnamurti, bilinç ile ilgili fikirler ve kuramlar ile hiç ilgilenmemiştir, ancak psişenin, yani kişinin varlığının bizzat özünün anlık koşulunu doğrudan anlamak peşindedir. Her tür kuram, felsefe ve dinsel inanç, bu dolaysızlığı yadsıyan birer soyutlayıştır.
Kitabın ikinci bölümünde Krishnamurti, zihnin sürekli olarak düşünmek ile meşgul olduğuna ve bu yüzden kendi özündeki koşullanmamuş özgürlük ile bağının koptuğuna dikkat çekmektedir; düşünüş sürecinde zihin zamana bağlıdır ve boşluk da, kimlik şeklinde daralmıştır. Zihin düşünmekten özgürleştiğinde, geniş bir uzayı kaplar ve zamanın anlamı değişir-zihin, aydınlık içren bir hale girer ve sevginin ne olduğunu bilir.