Hz. Mevlanada Ilahi Aşk (2012)
ILAHI AŞK aslında kulun; Allaha olan sevgisidir. Bu, Mesnevide Ney mecazında neyin, nasıl ve niçin inlediğinin hayretler içinde anlatılmasıdır. Gerçek kul, Allahtan ayrılığın özlemini çekmekte, Ona karşı görevlerini yerine getirebilmek için bütün olumsuzluklara karşı çığlık atmakta, inlemektedir. Bu, ruhlar yaratıldığı zaman Allaha verilen bir misakın sonucudur. Hz. Ademden başlayan ve dünya durdukça devam edecek olan bu inilti, en mükemmel şeklini, peygamberler, veliler ve Allah dostlarında bulmuştur.
ILAHI AŞKı; Âşıkın, Maşuka yani Allaha, yaratana karşı aşırı sevgisi şeklinde ele almak doğrudur. Bir çeşit hicrandan vuslata şeklinde cereyan eden hayat serüveninin, daha doğrusu yaratılış mantığının olmazsa olmazıdır. Her insan sever ve âşık olur. Bu, ister inansın, ister inanmasın. Ama en değerli ve geçerli aşk, Allaha duyulan aşktır. Bunun için Mevlana ölümü; şeb-i arus yani düğün gecesi olarak benimser. Sevgiliye kavuşma anı. Ve bu anlayışı Mesnevide dile getirir. Mesnevinin ilk on sekiz beyti; Allahın nezdinden ayrılışın ve dünya gibi sıkıntılı bir yere düşmenin çığlığını atar. Ve bunu ney metaforuyla anlatır. Bu açıdan Mesnevi, aşk çığlığının coştuğu, şiirlerle, hikayelerle yaratılış serüveninin anlatıldığı ve âlimlerin; Mesnevi, Kuranın Farsça Tefsiridir dedikleri bir hayat kitabıdır.
ILAHI AŞK anlayışını Mevlana, mesnevinin ilk on sekiz beyti içinde ele alır. Bunda; Aşıkın, Maşuka hasreti vardır, bezm-i elest şuuru içinde hareket edememe vardır. Hz. Musanın; bana kendini göster sana bakayım deyince Allahın; beni göremeyeceksin cevabı yer alır.
ILAHI AŞKın sembolü, mesnevide ney ile ortaya konur. Ney aynı zamanda kâmil insandır. Bu sebepten, kitapta; mesnevinin ilk on sekiz beyti ele alınacak, insan-ı kâmil ve özellikleri işlenecek, elest bezmine atıfta bulunulup, Hz. Âdemin yaratılış serüvenine ait bilgiler verilecektir.
Ney, çeşitli yorum ve anlayışlara göre; kimi zaman Hz. Âdem, kimi zaman Hz. Muhammed (SAV), kimi zaman ve en mükemmel biçimde; insan-ı kâmil olarakdeğerlendirilmektedir.
ILAHI AŞKı; Âşıkın, Maşuka yani Allaha, yaratana karşı aşırı sevgisi şeklinde ele almak doğrudur. Bir çeşit hicrandan vuslata şeklinde cereyan eden hayat serüveninin, daha doğrusu yaratılış mantığının olmazsa olmazıdır. Her insan sever ve âşık olur. Bu, ister inansın, ister inanmasın. Ama en değerli ve geçerli aşk, Allaha duyulan aşktır. Bunun için Mevlana ölümü; şeb-i arus yani düğün gecesi olarak benimser. Sevgiliye kavuşma anı. Ve bu anlayışı Mesnevide dile getirir. Mesnevinin ilk on sekiz beyti; Allahın nezdinden ayrılışın ve dünya gibi sıkıntılı bir yere düşmenin çığlığını atar. Ve bunu ney metaforuyla anlatır. Bu açıdan Mesnevi, aşk çığlığının coştuğu, şiirlerle, hikayelerle yaratılış serüveninin anlatıldığı ve âlimlerin; Mesnevi, Kuranın Farsça Tefsiridir dedikleri bir hayat kitabıdır.
ILAHI AŞK anlayışını Mevlana, mesnevinin ilk on sekiz beyti içinde ele alır. Bunda; Aşıkın, Maşuka hasreti vardır, bezm-i elest şuuru içinde hareket edememe vardır. Hz. Musanın; bana kendini göster sana bakayım deyince Allahın; beni göremeyeceksin cevabı yer alır.
ILAHI AŞKın sembolü, mesnevide ney ile ortaya konur. Ney aynı zamanda kâmil insandır. Bu sebepten, kitapta; mesnevinin ilk on sekiz beyti ele alınacak, insan-ı kâmil ve özellikleri işlenecek, elest bezmine atıfta bulunulup, Hz. Âdemin yaratılış serüvenine ait bilgiler verilecektir.
Ney, çeşitli yorum ve anlayışlara göre; kimi zaman Hz. Âdem, kimi zaman Hz. Muhammed (SAV), kimi zaman ve en mükemmel biçimde; insan-ı kâmil olarakdeğerlendirilmektedir.