Beni de Ezberine Al (ISBN: 9789756342541)
Şairin aşkla, \"iman\"la sınandığı bir dönemdir \'70\'li yıllar. Bence o dönem şuarâ taifesine en yakışan tabir Kızıl Kuşak\'tır: ümidin, emeğin şövalyeleri.
Şiir bir başka şiirin kılavuzudur, nedenselliği, eski deyimle esbab-i mücibesi. Her şiir nebula gibidir, sözcüklerinin arasında irili ufaklı yıldızlar barındırır. Bu yıldızlar bir başka şair tarafından fark edilir ve s\'imgelere dönüştürülürler. Taklit edilir, evet. Bu, onun poetik göçüklerini onarır, yaşayan ve daha dünyaya duhul etmemiş görece büyük şairlerin de önünü açar. Asl\'olan ne \'yaşanan\'dır, ne şairin tikel macerası, \"estetize edilmiş hayatlar\"dır. Belki söylemek bile fazla: Estetize edilmiş her şey kamusaldır, mîri malıdır. Sanırım Şeyh Galib\'in Hüsn ü Aşk\'taki \"Esrârını Mesnevî\'den aldım/ Çaldım veli mîri malı çaldım\" beyti bu konuya verilebilecek en yahşi örnektir. Meğer ki \'80 Sonrası Şiir\'de tek damla ışık huzmesi, geleceğe, uzak geleceğe dair bir ümit varsa, bu, kalbimize \'70\'li yıllardan mirastır.
Ne var ki Türk şiirinde, Türkçe şiirde, o dönem şiiri bir fenomen hüviyeti kazanamamıştır. Neden kazanamamıştır? Modern Türk şiir antologyası siyaset maskını yüzünden çıkarıp atamamıştır da ondan.
Şiir bir kurmacadır, bir yapıntı. Şair de düz ve mecaz anlamda bir insandır; bir sanat adamı. Body guard, tellâl, ahmak yahut zeki bir aşk cini, bir barış elçisi, arabesk, kürtesk yahut türkesk bir silâhşor; bunlar eserin bir indeks refleksidir. Yoksa basit bir gazelhandır Hüseyin Ferhad.
Şiir bir başka şiirin kılavuzudur, nedenselliği, eski deyimle esbab-i mücibesi. Her şiir nebula gibidir, sözcüklerinin arasında irili ufaklı yıldızlar barındırır. Bu yıldızlar bir başka şair tarafından fark edilir ve s\'imgelere dönüştürülürler. Taklit edilir, evet. Bu, onun poetik göçüklerini onarır, yaşayan ve daha dünyaya duhul etmemiş görece büyük şairlerin de önünü açar. Asl\'olan ne \'yaşanan\'dır, ne şairin tikel macerası, \"estetize edilmiş hayatlar\"dır. Belki söylemek bile fazla: Estetize edilmiş her şey kamusaldır, mîri malıdır. Sanırım Şeyh Galib\'in Hüsn ü Aşk\'taki \"Esrârını Mesnevî\'den aldım/ Çaldım veli mîri malı çaldım\" beyti bu konuya verilebilecek en yahşi örnektir. Meğer ki \'80 Sonrası Şiir\'de tek damla ışık huzmesi, geleceğe, uzak geleceğe dair bir ümit varsa, bu, kalbimize \'70\'li yıllardan mirastır.
Ne var ki Türk şiirinde, Türkçe şiirde, o dönem şiiri bir fenomen hüviyeti kazanamamıştır. Neden kazanamamıştır? Modern Türk şiir antologyası siyaset maskını yüzünden çıkarıp atamamıştır da ondan.
Şiir bir kurmacadır, bir yapıntı. Şair de düz ve mecaz anlamda bir insandır; bir sanat adamı. Body guard, tellâl, ahmak yahut zeki bir aşk cini, bir barış elçisi, arabesk, kürtesk yahut türkesk bir silâhşor; bunlar eserin bir indeks refleksidir. Yoksa basit bir gazelhandır Hüseyin Ferhad.