Akaid Sohbetleri (ISBN: 9789758907144)
Insanlar şirk ve inkâr gibi kötü ahlâklara sahip oldukları için eski devirlerde masum yavrularını diri diri toprağa gömmekteydiler. Bugün ise bu masum yavrulara daha sefil, elem ve ızdırab verici, şahsiyetlerini ayaklar altına alıcı bir ortam hazırlamaktadırlar. O masum yavruların ölümün bile rahmet olduğunu düşündürtecek olan bu davranışlardan kurtarmak müminlerin en önemli vazifelerindendir. Çünkü güzel ahlâka sahip müminler kollarını bütün dünyâya ve insanlığa karşı şefkatle açarak onları kucaklama gayreti içerisinde bulunmaları îmanlarının gereğidir.
Ne yapalım! Artık çile günlerindeyiz, konuşmak zor, anlamak zor, anlatmak da zor, dinleyeni bulmak ise daha da zor. Üzülerek ifâde edelim ki bir meseleyi araştıran veya öğrenmek için gelip soran yok. Hastalığına derman arayan yok ki Allah-u Teâlâ (c. c) bir tabip göndersin. Hasta feryat etmezse doktor yardımına gelmez. Artık içine yuvarlandığımız karmaşanın sancılarını duymamız lâzımdır. Ne yazık ki biz hislerimizi kaybettiğimizden duyarsızız. Bu felaketten kurtulmak için mutlaka niçin duyarsızız diye araştırmalı ve nefsimizi murâkabe altına almalıyız. Acaba müminler olarak hiçbir şey hissetmeyen felçliler gibi mi olduk, yoksa ölü haline mi geldik bilemiyorum. Herkesin oturup tevhîd inancının karşısında içinde bulunduğu halini düşünüp değerlendirmesi lâzımdır. Eğer düşünürseniz belki diliniz hiç duymadığınız dertlerinizi dışarıya döker. Eğer düşünmezseniz bu hal sizde müzminleşir ve kurtuluşunuz zorlaşır.
Son olarak şunu da hatırlatmakta fayda vardır. Tevhîd ilmi, mektep sıralarından veya kitaplardan öğrenilen bir ilim değildir. Tevhîd ilmi, kişiyi Allah-u Teâlâya (c. c) kavuşturan canlı cansız bütün varlıklarda saklı olan ilimdir. Bu bir çiçeğin tomucuğunda saklı olduğu gibi, semâlarda, denizlerde, toprağın altında kısacası bütün kâinatta ve özellikle senin varlığında saklı olan hakikatlerdir. Tevhîdin dışındaki ilimde sadece okul sıralarında değil, nefsin ve şeytanın vesveselerinde ve sokaklarımızda tevhîdden mahrum bir şekilde gezen insanların hayatında saklıdır. Müminler olarak gayemiz samimi bir şekilde durumumuzun muhakemesini yaparak tevhîd medresesinden içeriye girmekolmalıdır.
Ne yapalım! Artık çile günlerindeyiz, konuşmak zor, anlamak zor, anlatmak da zor, dinleyeni bulmak ise daha da zor. Üzülerek ifâde edelim ki bir meseleyi araştıran veya öğrenmek için gelip soran yok. Hastalığına derman arayan yok ki Allah-u Teâlâ (c. c) bir tabip göndersin. Hasta feryat etmezse doktor yardımına gelmez. Artık içine yuvarlandığımız karmaşanın sancılarını duymamız lâzımdır. Ne yazık ki biz hislerimizi kaybettiğimizden duyarsızız. Bu felaketten kurtulmak için mutlaka niçin duyarsızız diye araştırmalı ve nefsimizi murâkabe altına almalıyız. Acaba müminler olarak hiçbir şey hissetmeyen felçliler gibi mi olduk, yoksa ölü haline mi geldik bilemiyorum. Herkesin oturup tevhîd inancının karşısında içinde bulunduğu halini düşünüp değerlendirmesi lâzımdır. Eğer düşünürseniz belki diliniz hiç duymadığınız dertlerinizi dışarıya döker. Eğer düşünmezseniz bu hal sizde müzminleşir ve kurtuluşunuz zorlaşır.
Son olarak şunu da hatırlatmakta fayda vardır. Tevhîd ilmi, mektep sıralarından veya kitaplardan öğrenilen bir ilim değildir. Tevhîd ilmi, kişiyi Allah-u Teâlâya (c. c) kavuşturan canlı cansız bütün varlıklarda saklı olan ilimdir. Bu bir çiçeğin tomucuğunda saklı olduğu gibi, semâlarda, denizlerde, toprağın altında kısacası bütün kâinatta ve özellikle senin varlığında saklı olan hakikatlerdir. Tevhîdin dışındaki ilimde sadece okul sıralarında değil, nefsin ve şeytanın vesveselerinde ve sokaklarımızda tevhîdden mahrum bir şekilde gezen insanların hayatında saklıdır. Müminler olarak gayemiz samimi bir şekilde durumumuzun muhakemesini yaparak tevhîd medresesinden içeriye girmekolmalıdır.